Le Dernier Combat


Luc Besson 'un şimdi ki yaptığı işlerden çok farklı olan ilk filmi. Doğal bir felaket sonucu insanlığın büyük çoğunluğunun yok olduğu kalanların da konuşma yetisini kaybettiği bir dünyada geçiyor film. Filmde hiç konuşma yok. Buna karşın Eric Serra imzalı enfes müzikler filmin temposunu ayakta tutmayı başarıyor. Kadınsız bir dünyada bir erkeğin çabalayışını da çok güzel betimliyor.


Filmin üç ana karekteri var. The Man, the Doctor ve the brute. Pierre Jolivet'in oynadığı the man'i filmin hemen en başında şişme bir kadınla ilşkiye girerken görüyoruz. Bu sahne bir nevi filmin amacı hakkında bize ufak bir fikir veriyor en başından. Daha sonra the man ordan burdan bulduğu parçalarla derme çatma bir uçak yapar ve gidebildiği yere kadar gidip yeni bir şeyler keşfetmeye çalışır. Geldiği yerde ise çok da yeni şeyler bulamaz yine her şey aynıdır. Yıkık dökük binalar ve toz içinde kalmış bir dünya. Fakat yalnız değildir burada. Kısa sürede taş devri insanları anımsatan öldürme içgüdüsüyle yaşayan Jean Reno'nun oynadığı the brute ile karşılaşacaktır. Aralarında ki kısa süreli bir çatışmanın ardından the man kendini zar zor bir çukura atar ve ordanda the doctor'un yerine çıkar. Geri kalan sürede the doctor, the man ile the brute arasında amacını çok sonra anlayacağımız içgüdüsel bir savaş başlar. Bu filmi bu kadar değerli kılan ise Luc Besson'un olabildiğince uçuk sayılabilecek bir ütopya'yı oldukça inandırıcı anlatmayı başarabilmesi. Bunda merkeze kuşkusuz erkek bedeninin zaafiyetini koymasında büyük pay var. Bir de başta da bahsettiğim üzere Eric Serra'nın müzikleri de filme çok ayrı bir hava katıyor. Bu film hakkın da ne yazmam gerektiğini de aşağı yukarı bilemiyorum. Ama film bitince ve filmi düşününce bu film hakkında insanın muhteşem bir şeyler yazası geliyor. Ama aklına da bir şeyler gelemiyor.


Sonuç olarak insanların böğürerek anlaşmaya çalıştığı, gökten balıkların yağdığı, insanların su bulabilmek için fare gibi borulara girdiği ilginç ötesi bir film. Luc Besson'un özünü kaybetmeden önceki en orjinal başyapıtlarından.


1 yorum:

  1. adam kesher said,

    hiç diyalog olmamasına rağmen,seyirciyi sıkmayan seyirciyi sinemasallığın verdiği ahenkle kendine bağlayan bir film. gökten balıkların,taş parçalarının yağdığı bilinmeyen bir gelecekte; kadın uğruna verilen bir savaşı anlatan bu filmde hiç bişey olmasada jean reno'nun düştüğü haller için bile izlenebilecek bir film.

    on 10 Haziran 2007 21:27