Grindhouse:Death Proof




Tarantino; sinemasının samimiyetine her zaman gönülden inandığım bir yönetmen. Son zamanlar da popülaritesi artsa da biraz fazla piyasa adamı gibi görünsede o aslında gençliğinde idealini kurduğu sinemayı yapıyor. Sinema tarihinin önde gelen usta yönetmenlerin filmografilerine şöyle bir göz attığımız da mutlaka çekmekten pişmanlık duyacağı bir kaç gönülsüz film görürüz. Ama Tarantino'nun şu ana kadar çektiği filmlere bakarsak; Hepsinin kendi inandığı hikayeler ve sahiplendiği filmler olduğunu göreceğiz. Ayrıca filmler ve kendi filmleri hakkında konuşmayı da çok seven biri. Kısaca demeye çalıştığım bana göre Tarantino'nun şu ana kadar inişe geçmeyen bir sinema kariyeri var. Her işte olduğu gibi sinemada da istikrar çok zor iştir. Çektikleri ilk film olan Blood Simple 'dan bu yana her filmiyle başyapıt seviyelerinde dolaşan "Coen Brothers" lar bile The Man Who Wasn't There 'den beri sağlam bir iş çıkaramadılar. Belkide yaracılık sorunu yaşıyorlar. Intolerable Cruelty ve The Ladykillers gibi filmler çekerek bir nevi kendilerini rahatlatmaya çalıştılar. İkisi de fena filmler değildi. Ama kuşkusuz geçmişte yaptıkları büyük işlere de ufaktan gölge düşürdüler. Tarantino 'nun en çok takdir ettiğim yönü bu belirttiğim durum aslında. Elbette oda belli dönemlerde yaratıcılık krizine girmiştir. Bu gayet doğal bir durum. Bu her yazar ve sinemacı için olabilecek bir durum. Ama o bu durumu, inanmadığı projelerle uğraşarak aşmak yerine hiç film çekmeden; bekleyerek geçirmeyi tercih etti. Böyle olunca da aralarında uzun zamanlar olsa da çekilen her Tarantino filmine Tarantino filmi olmuş diyebildik. Bu adamın sineması biraz kişisel zevk sineması aslında. O her çektiği filmde geçmişte hayran olduğu filmlere ve kültürlere birer saygı duruşunda bulunuyor. Söylediği şu söz onun sinemasını özetliyor aslında. "eğer birgün film izlemekten bıkarsam o zaman film çekmem için bir sebep kalmaz."

Neyse bu uzun sayılacak girizgahtan sonra filmi değerlendirmeye başlasam iyi olacak. Herhangi bir Tarantino filmini değerlendirirken onun sinemasına ufaktan değinmeden olmuyor. Death Proof, yönetmenin Robert Rodriguez ile gerçekleştirdiği 2 film ve 3 traireldan oluşan Grindhouse projesinin bir halkası. Death Proof, Cannes'da tek film olarak yarışmaya katıldı. Ülkemizde de yine aynı şekilde vizyona girdi. Bu haliyle film 127 dakika olarak vizyonda. Bu bir yandan iyi bir şey olsa da Grindhouse keyfini yaşamak da ayrıca hoş bir şey olabilirdi. Umarız DVD'si çıkar.

Film de Kurt Russel'ın canlandırdığı dublör Mike'ın gözüne kestirdiği kızlara yaptığı manyaklıklar anlatıyor. Death Proof (ölüm geçirmez) adını verdiği özel modifiyeli aracıyla bir Azrail edasıyla ortalıkta dolaşıyor. İki bölümden oluşan film de ilk bölümde dublör Mike'ı daha ağırlıkta görüyoruz. Gözüne kestirdiği kızlarla barda muhabbet kurmayı başarır üstelik birine kucak dansı da yaptırır. Sonra kaçınılmaz son gelir. Kızların kendi araların da konuştuğu sahnelerde filmde oldukça fazla. Rezervuar Köpekleri'nin kadınlaştırılmış hali bir nevi. Ayrıca ilk bölüm görüntü itibariyle 70'lerin atmosferini oldukça iyi yansıtıyor. Bir anlamda çizgi romansı bir havası da var. Sahneler arası kasten yapılmış ani kesmelerlede B film ruhuna sadık kalınmış. Durgun ve ağır geçen uzun konuşmaların ardından oldukça şok bir biçimde sonlanıyor ilk bölüm. İkinci bölüm ilk bölüme nazaran biraz farklı. Görüntü açısından ilk bölümün aksine günümüzde geçiyor havası uyandırıyor film. Birazcık daha gerçeğe yakın bir havası var. İlk bölümdeki çizgi romansı hava yok yani. Ayrıca yine ikinci bölümde dublör Mike'ı daha geri planda görüyoruz. İkinci bölümün daha haraketli olduğunu itiraf etmeliyim. Sonlara doğru dakikalarca süren araba sahneleri baya bir eğlendiriyor. Bitişi de ilk bölüm kadar harika oluyor tabi. Tarantino'nun oldukça feminem bir tavır takındığı bir film olmuş. Kızlarında geyik muhabbetinde erkelerden geri kalmadığını bize gösteriyor aslında.

Death Proof, genel olarak bakıldığında yönetmenin diğer filmlerinin aksine daha az ciddiye alıncak bir film. Ama yine yönetmenin en tarantinesk filmi diyebiliriz. Bana kalırsa onun çekmekten en çok hoşlandığı filmi de olmuştur. Fatih Özgüven'de olayı özetlemiş biraz. "Ömrünün sonuna kadar arabalarla, filmlerle, şarkılarla, film içi şakalarla, filmde ismen ya da cismen görünmekle eğleneceği anlaşılan yönetmenin eğlenceli ama biraz 'mükerrer' son filmi..." Şahsım adına da bu filmi henüz izlemeyenlere şöyle bir vaatte bulunacağım. En kötü ihtimal her Tarantino filminde olduğu gibi "bu adam bunca saçmalığı nasıl bu şekilde bir araya getiriyor" dercesine büyük bir şaşkınlıkla salondan çıkıcaksınız.


Pam: Are you sure it's safe?
Stuntman Mike: It's not safe, it's death proof.

3 yorum:

  1. adam kesher said,

    Bir 'b' filmin gerektirdiklerini, Tarantino, kendi stiliyle, muhteşem bir şekilde harmanlayarak ortaya olağanüstü bir film çıkarıyor. İsmi ise Death Proof. İnanılmaz eğlenceli geyik muhabbetleri, Tarantino'nun muhteşem kamerasıyla ve araba kovalamaca sahneleri(özellikle Vanishing Point'e gönderme yaptıkları sahne) çok güzel olmuş. Kim ne derse desin Tarantino istediği sinemayı yapıyor ve bunu isteyerek yaptığı için ortaya çok samimi güzel filmler çıkarabiliyor. O bir sinema aşığı bunu yüzüne bakınca anlıyoruz. Tabiri yerindeyse kaymış suratı sanki sinemadan iyi bir yumruk yemiş gibi duruyor. Evet bu adam kafayı sinemayla bozmuş, iyi değil gerçekten ve ben bunu çok seviyorum.

    on 28 Haziran 2007 20:28


  2. oinone said,

    ilk hikaye pek sarmadi beni. yer yer skildim ciddi sekilde, fazla uzattigini dusunmeye basladim tarantino'nun. ama oyle muhtesem bir ikinci yari vardi ki bu yilin en iyi filmlerinden biri demekten kendimi alamiyorum. abd'deki gosterimde kucak dansi sahnesi cikarilmis. sanirim 'tarantula' da farkinda vardi ilk hikayede bayagiliga giden durumun..

    on 4 Temmuz 2007 12:47


  3. oinone said,

    hatta mtv'de seyrettigim bir making of grindhouse turu programda anladim ki o kucak dansi sahnesi planet terror'de kayip sahne olarak filmin icinde bir yerlerde gosterilmis..

    on 16 Temmuz 2007 15:31