Muhsin Bey

Ağlamakla, inlemekle ömrüm gelip geçiyor
Devası yok garip gönlüm günden güne eriyor

Ne güzel şarkıdır Ağlamakla İnlemekle, ne güzel filmdir Muhsin Bey. Bin kere izlese gene de bıkmaz insan. Takvimler 1987'yi gösterirken Yavuz Turgul'un Şener Şen ve Uğur Yücel'le ortaklıklarının belki de en mükemmeli çekilir ki bu müthiş üçlünün yanında Osman Cavcı, Sermin Hürmeriç ve daha nice değerli isim vardır.

Musikişinas Muhsin Kanadıkırık, İstanbul'un taşı toprağı altın diye Urfa'dan kopup gelen genç yetenek Ali Nazik'i himayesine alıp ona kaset yapmaya uğraşırken binbir türlü dertle uğraşır: parasızlık, başka plak yapımcıları, arabesk tehlikesi, girdikleri yarışmadaki şike olayı. Bu arada başı bir yandan da üst komşusu pavyon gülü Sermin Hürmeriç ile derttedir, sırılsıklam aşk tam Muhsin Bey'e göredir. Bu dertler arasında Ali Nazik'in kasedi için para toplama derdine insanları dolandırıp hapse bile girer Muhsin Bey.

Mükemmel senaryonun, inanılmaz oyunculukların yanı sıra döneminin resmidir aslında film. Arabeskin istilasına uğrayan müzik endüstrisinde kirlenmeden kalmaya çalışmak, liberalizmin ülkede ağırlığını gün geçtikçe hissettirmesiyle gittikçe artan ithal mallar ("Şu garip teybini ver bakayım. Neydi adı?" "Volkmen"), Beyoğlu'nda yıkılan evler ve ülkeyi terk etmek zorunda kalan gayrımüslim azınlıklar, gazino patronları...

Özellikle Muhsin Bey gibilerin her türlü direnişe rağmen her alandaki varlığını gittikçe hissettiren arabeskleşme konusunda söylenecekler çok fazla. Hele ki bugünle karşılaştırdığımızda 60 sonrasında marjinal kültür olarak ortaya çıkan 80'lerde "Semra bir kaset koy da havamızı bulalım" siyasetleriyle gittikçe güçlenen en sonunda da bugün baskın kültür haline gelen arabesk. Filmin en neşeli sahnelerinden Ali Nazik'in "Evlerinin Önü Boyalı Direk" performansı geliyor aklıma örneğin. Bilenler çoktur ya bilmeyenler için belirtelim. O türkü o dönem İbrahim Tatlıses'in ağzından sıklıkla duyulmuş ve çok meşhur olmuş bir çalışmadır. zaten bütün film boyunca Ali Nazik "İbrahim gibi" olmak isterken son sahnelerde göbeğine kadar açık gömleği, kalın altın zinciri ve yüzükleri, kadınlara karşı tavırları ile amacına ulaşmış gibidir.

Üzerine söylenecek çok şeyi olan bir film Muhsin Bey ama spoiler hassasiyetinden olsa gerek söyleneceklerin bir kısmını söylenmeden bırakmak gerekiyor. Herkese "izleyin" demek geçer SE7IN'in içinden. Ne de olsa en sevdiği yönetmenin en sevdiği oyuncularla çektiği en güzel filmlerden biridir. Sonraki yıllarda gelecek olan Eşkıya'nın, Gönül Yarası'nın habercisidir. Türk sinemasının yüz aklarındandır, adını duymak bile insanı mutlu edendir.

5 yorum:

  1. Emre said,

    TV'de her rastladığım da nerde yakalarsam izlemeye başladığım ve sıkılmadan sonunu getirdiğim bir film. Anlatılmaz yaşanır bu filmin büyüsü.

    on 25 Haziran 2007 23:18


  2. Wereyda said,

    İtiraf edeyim ki ben yazacaktım Muhsin Bey'i.. Aklımdaydı ve sabırsızlanıyordum ama evvel davranan birisi çıkmış ki üzüldüm. Sonra da en az benim kadar bu filmi önemseyen biri olduğunu görünce sevincim üzüntümden kuvvetli çıktı.

    Muhsin Bey: Bir yazık öykü.

    on 26 Haziran 2007 15:04


  3. SE7IN said,

    bir iki gram potas eklenince coşuyorum ben öyle =)

    on 26 Haziran 2007 16:30


  4. Adsız said,

    türk filmleri arasında gözümü kırpmadan ilk 5'e koyarım muhsin bey'i:

    heralde şöyle bir şey olurdu:

    züğürt ağa
    ah güzel istanbul
    masumiyet
    eski fotoğraflar
    muhsin bey

    kavur, koper filmlerini nereye koycam diye düşünmedim desem yalan söylemiş olurum. neyse. etraflıca bakmak gerek meseleye.

    on 30 Temmuz 2007 12:14


  5. farelzan said,

    benim de en sevdigim turk filmidir muhsin bey...bin kere de izlesem bikmam...sener sen'in ne buyuk oyuncu oldugunu anlamak icin izlemek gerekiyor...

    muhabbetle

    on 4 Ağustos 2007 01:45