Ae Fond Kiss


İngiltere’de yaşayan Pakistanlı bir ailenin oğlu bir “yabancı”ya aşık olur. Aile çocuklarını kuzeniyle evlendirmek isterken o böyle bir “hata” yapar. Ancak Casim, önce ailesi dağılmasın diye bu evliliği kabul eder, sonra ise yapamayacağını anlayıp aşık olduğu kadına döner. Roisin ise bir Katolik okulunda geçici müzik öğretmenidir. Kadrolu olabilmesi için belgelerini bağlı olduğu rahibe onaylatması gerekmektedir. Ancak rahip bir “yabancı” ile yaşadığı evlilik dışı ilişkiyi onaylamaz ve belgeleri imzalamaz. Roisin’in ona baskı yapabilecek bir ailesi yoktur ortalarda , ki bir yerde o da "annem burda olsaydı çocuklarınızın dini ne olacaktı" gibi bir sürü soru sorardı der. Ama sonuçta ortalarda yokturlar ve rahip dışında baskı yapan taraf sadece Pakistanlı ailedir.

Her şey iyi güzel de ortada bir sorun var, farklı kültürler arasında sıkışmış iki genç aşığın dramı tamam, ne yapacaklarını bilemez, ama birbirlerinden de kopamazlar, iyi.. Özellikle Casim annesinin gözyaşlarına dayanamadığı halde ne Roisin’den ne de bar açma hayallerinden vazgeçer. Ancak bence ortada ciddi bir sorun var, belki başka bir yönetmen bu hikayeyi böyle anlatsa sorun olmazdı, ancak Ken Loach’tan tek taraflı hikayeler izlemek biraz yadırgatıcı. Pakistanlılar oğullarını yanlarında tutabilmek için Roisin’e hain bir plan hazırlayacak kadar da gözü dönmüş insanlar olmasalardı keşke. Anlamazdık belki onları, ama en azından bu kadar da dışarıdan bakmasaydık. Başka bir ülkede “öteki” olmakla ilgili filmde duyduklarımız sadece Casim’in ailesini haklı göstermek için Roisin'e söyledikleri, ancak filmde pek görmek mümkün değil onları, hatta biraz taraflı izlenirse bu aileden nefret etmek hiç zor değil. Belki Ken Loach’un bize şimdiye kadar anlattıklarına fazla alıştık, yine onlardan bahsetmesini istiyoruz, belki kendisine aşkı taraf seçip kağıt üzerindeki din ayrımını yok sayan bir nesil yetiştiğini anlatmak istiyordur, ama hakkını vererek anlatsaydı o zaman. Gerçekten zayıf bir senaryo, film tüm söyleyeceğini açılış sekansında Casim’in kız kardeşinin ağzından söylüyor zaten, ve iddialı da bir başlangıç yapıyor, ama gerisi öyle gelmiyor işte.

Yine de Ken Loach bu, bir bildiği vardır demekten başka çaremiz yok, zaten üstünden “The Wind That Shakes the Barley” geçti, en son ise 2007 tarihli “It’s a Free World” filmiyle çoktan affettik bile kendisini haddimiz olmasa da..

2 yorum:

  1. sumero said,

    Ken Loach'in tarafli bir filmi, araya biraz tadimlik katolik kilise baskisi koymamis olsa irlandali pakistanli aile disinda nefret edilecek birsey birakmayacakti. ama yine de izlenilmesi gereken bir film

    on 3 Ocak 2008 09:41


  2. oinone said,

    sinemada seyrederken, yan salondaki filmin daha doyurucu olabilecegini dusunup pisman oldugum filmlerden biriydi. the wind shakes the barley oylesine vurucuydu ki loach'dan kendimi alamamistim ve baya iyi seyler umuyordum.. bi kac hos sahnesi de vardi hani film burda kopsa da severek ciksam diye umdugum. ama gercekten de loach'tan beklenemiyecek bir taraflilik dolup batirmisti filmi..

    on 14 Ocak 2008 03:33