The Brave One


2007 yapımı pek taze bir Neil Jordan filmi..

Şehrin sesi temalı bir radyo programı yapan Erica Bain (Jodie Foster) ve sevgilisi evlilik hazırlıkları yapmaktadır.. Köpeklerini gezdirmek için çıktıkları bir park gezisinde hayatları aniden değişir, sevgilisini kaybeden Erica içinde bir yabancı olduğunu keşfeder.. Önceleri kendisini korumak için aldığı silahla zamanla intikam meleği tadında kötülerin düşmanı oluverir. Bu sırada Dedektif Mercer ile tanışır ve yaptıklarının doğru-yanlış sağlamasını onun üzerinden yapar, aslında onun da bazı durumlarda adalete güvenmediğini anlaması bir süre daha devam etmesine neden olur.. Dedektif Mercer (Terrence Howard) olayı çözse de Erica^ya ve yaşadıklarından sonra yaptıklarına anlam vermeye başlar ve olaylar herkesin tahmin edebileceği yerlere kolayca sürüklenir..

Filmi genel olarak beğenmedim, sırtını Jodie Foster^a dayamış gibi duruyor.. Aslında 2 saat boyunca Jodie^yi izleyeceksin deseniz, hiç ses çıkartmadan kabul edebilirim ki kendisi en sevdiğim oyunculardandır ancak onun yalnız ve korkmuş bir kadından süper kahraman kılığına bürünmesini filmin temel konusu yapıyorsanız canımı sıkabilirsiniz.. Erica karakterinin evine döndüğü zaman dışarı çıkma denemelerinde fiziksel olarak verilen psikolojik gerilim gerçekten acınası derecede kötü, bu kadar iyi bir oyuncun varken bize kamera ve ışık ile çaresizliğin korkusunu anlatmaya çalışıyorsan ne yaptığını pek bilmiyorsun demektir.. Ayrıca adaleti kendi ellerine alan ve polise yardımcı olduğu düşünülen karakterler hem sinema hem de televizyon için çok eski bir konu, bu yüzden bu konuları işlerken kalıpların biraz daha dışına çıkmalısınız.. Belki Boondock Saints gibi bir anlatımla bu olayı çizgi roman tadında açıklayabilirsiniz, ya da Dexter gibi muhteşem bir karakter yapımına çevirebilirsiniz.. Ama herkesin bildiği ve durduğu yeri kestiremediği bu kişisel adalet konusunda bu kadar yüzeysel bir anlatımla pek başarı elde edemezsiniz.. Senaryo o kadar zayıf ki ölümlerde ellerin titremesi fikrini bile sözlü olarak dile getiriyor, bunu anlatmanın onca yolu varken karakterimiz kendi kendine bunu sormak zorunda kalıyor..

Kısaca hiçbir şey yeni değil, anlatım ve senaryo son derece zayıf.. Hedeflenen gişeyse onun için de tempo son derece düşük.. Yönetmenin ne yapmaya çalıştığını anlamadım ama sanırım Jordan, Jodie^ye fazla güvenmiş.. Güveninde haksız sayılmaz aslında, filmi yine çok iyi kaldırmış ve izlenilebilir kılmış Foster, yoksa ucuz senaryosu ve klişeleri ile yarıda bırakıp çıkılabilir..

1 yorum:

  1. SE7IN said,

    ben bu filmi sinemada izlenecek daha iyisi olmadığı ve illa da sinemaya gidelim diye şartlanmış olduğumuz bi gecede salonda biri arkadaşım 3 kişiyle birlikte izledim. diğer ikili ne düşündü bilemiyorum ama bizim için film "fena değil"den öteye geçememişti. yazdıklarına tamamen katılıyorum. neil jordan jodie foster'a çok güvenmiş ve hatta bütün yükü onun sırtına yüklemiş. aslında çok sağlam çok ilginç bi konusu vardı bence filmin, "vigilante" kültünün oluşumu bile yeterince ilgiye değerdi. ama nedense hafife alınmıştı film, yine de her şeye izlemeye değer buluyorum.
    eline sağlık burak =)

    on 19 Ocak 2008 01:41