Factotum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Factotum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Factotum


Factotum'un algılamamız gereken anlamı: ayakçı.. Yani her tür pis işi yapan insan evlâdı. Türk Milli Basketbol takımında Alper Yılmaz olmak gibi. Profili kafanızda canlandırdınız bile, güzel.

Gelelim bana plansekansta ilk kez yabancı bir filmin sunumunu yapma ilhamı veren esas Factotum'a."Charles Bukowski'nin 1975 yılında yazdığı aynı adlı romanından sinemaya aktarılan şiirsel bir film" gibi kült bir tanımlama yapmayacağım. Bent Hamer yönetmiş; Matt Dillon ve Lili Taylor tüm hücrelerine nüfuz eden bir gerçeklikle oynamışlar, bu kadar.

İyi bir yazar olmak için durmaksızın yazmak, at yarışlarına gitmek, sınırsız sorumluluğa sahipmiş gibi davranmak (neredeyse hiç davranmamak), devamlı viski, sigara tüketmek.. bir bohem kompozisyonu kısaca; süper egonun altından ezilen ilkel benlik. 94 dakika süren bir hayatı umursamama dersi ve öğretmenimiz Henry Chinaski!

Kadınlara asla sadık değil: Kadınlar ondan vazgeçemiyor.
Doğrulara asla sadık değil: Doğrular ona teğet geçiyor.

Chinaski'yi bana yakınsayan şey de buydu filmde.. Uslanmaz bir aylak ve onun evreninin dinamik taşları. Herkes geçicidir ve hiçbir şey için üzülmemek gerekir. Hiçkimse bir değerinin hayatının içinde değildir. Üzülmek, anlamsızdır; çünkü: ne senin bana ihtiyacın var ne de benim sana.

Farkındayım.. Asla ahlâki değil. Asla örnek alınası değil. Chinaski illegal ama mutlu.. sözlük anlamı pekala "pervasız" olabilir bu analojiyi esas alırsak; karışmayın adama, o böyle umutlu.

Not: Kristin Asbjørnsen, Slow Day ve I Wish To Weep ile Bukowski'ye saygı duruşu yapmış.

3 yorum