Religulous


Amerika'nın kendince pek ünlü komedyeni Bill Maher ve Curb Your Enthusiasm'in yönetmeni Larry Charles'dan 2008 tarihli bir din eleştirisi. Janr olarak belgesel denmiş film için ama bana tam da o hissiyatı vermedi. Belki de belgeselde bilimsel tarafsızlık aradığımdan olsa gerek DOCumentary'den çok MOCKumentary tadı aldım ben Religulous'tan.
Filmin ismi içeriği konusundaki en büyük işaretçi aslında. religious+ridiculous=religulous Demek ki neymiş, haydi dinlerin ve dindarların gülünç yanlarını gösteren bir film yapalım. Maher'in bu konuyu stand-up gösterilerinde vs. bol bol kullanıp sündürmüş zaten, bilmiyordum, film dolayısıyla öğrendim. Aile geçmişi dolayısıyla elinde bol bol malzeme var kendisinin. Anneleri Yahudi, babaları Katolik olan Bill ve ablası, Bill 13 yaşına gelene kadar iyi Katolikler olarak büyütülmüş sonra babalarının bir anlık kararıyla dinsiz oluvermişler. Bu kararın sebebini kimse bilmiyor ama annenin fikrine göre Katolik kilisesinin doğum kontrolünü en büyük günah kabul etmesi olabilir. Her neyse... Maher elindeki bu malzemeyle önce Katoliklere giydirmekle başlıyor işe. 1 saat 40 dakikalık filmin yaklaşık 1 saati bu muhabbetle geçiyor. Sonra sıra diğerlerine geliyor. Mormonlar, Scientologistler, Siyonizm karşıtı Yahudiler ve en sonunda Müslümanlarla konu kapanıyor.
Açık konuşmak gerekirse film hakikaten komik başlıyor. Muhtemelen kilisenin içinde yetişmiş olduğundan, Maher Katoliklerin yumuşak karnını çok iyi biliyor ve çok güzel vuruyor. Scientologistler ve Mormonlar konusunda da zaten ben cahil olduğum için ne dese inanacak ve gülecek durumdaydım. Ama iş Müslümanlığa gelince Maher sınıfta kaldı bence. Çünkü sadece İslam kaynaklı terör ve şiddet üzerine çekilmiş bir yarım saat izledik. Müslümanların hoşgörüsüzlüğü, dinin eşitsizliği, meselenin politik boyutu filan tamam da bunun sadece İslam'a özgü gösterilip, Müslümanlığın diğer saçmalıklarının eksik bırakılması biraz tuhaftı. Hele ki İsrail-Filistin meselesinde ve bir de Siyonizm karşıtı haham röportajında verilen mesaj bir hayli Yahudi yanlısı gibiydi. Bu tür çok hassas konularda kırmızı çizgilerin çekildiği yerler her zaman herkesi memnun edemeyebiliyor. Bir de Maher'in röportajlar sırasında sırf karşısındakiyle dalga geçtiği belli olsun diye sahte sahte gülmesi benim sinirimi bozdu başka seyirci ne der bilemem. Söylediklerine hiç inanmasan da vaktini ayırıp sana röportaj veren kişiye gösterilmesi gereken basit görgü kurallarından bile bihaber gördüm kendisini. O zaman "Shame on you Bill, shame on you!"
Genel olarak verilen mesaja katılıyorum, dünyanın sonu gelecekse din savaşları yüzünden gelecek. Bu yüzden körü körüne inanmamak, her şeye şüpheyle yaklaşmak gerek falan filan. Lakin sondaki Uğur Dündar usulü aydınlatıcı konuşmayı ve özellikle fonundaki zabadam zabadam müziği de kınamadan duramıyorum. Zira dogmaya karşı çıkan bir film bir süre sonra şüpheciliği dogmalaştırmaya başlıyor. Yukarıda da kınadığımız gibi dinin şiddet doğurduğu fikrini vermeye çalışırken dindara uygulanan şiddet kendi kendini yalanlamaya başlıyor.
Sona da iki link atayım tam olsun: www.disbelief.net filmin resmi sayfası. Amerika'da pek poüler olan www.belief.net ile dalga geçmek için yapılmış. Girin dolaşın eğleceksiniz.
http://2009.ifistanbul.com/filmler/religulous.aspx ise filmi en kısa zamanda görmek isteyenler için. Evet filmimiz !f İstanbul kapsamında gösterimde. Koşun yetişin diyemiyorum, ama gnctrkcll'niz varsa 3,5 TL'ye izlemeyi ihmal etmeyin. Yok evde izlerim ben değmez derseniz, torrent dünyası derya olmuş ortalık DVDRip'ten geçilmez halde (gençlere yanlış mesajlar da veriyoruz ama n'apalım artık?)

2 yorum:

  1. Adsız said,

    Verilsin bence yanlış mesajlar (:

    Festival adı altında başlayıp işi ticarete dökenler düşünsün gerisini.

    Hangi festivalde öğrenci bileti 10 TL? İstanbul az geldi bir de Ankara var tabii.

    on 12 Şubat 2009 16:37


  2. hayalmeyal said,

    filmle ilgili söylediklerine kesinlikle katılıyorum, izlerken benim de çok rahatsızlık duyduğum şeylerdi bunlar.
    islam bölümü gerçekten çok kötü işlenmiş. müslümanlığı sadece şiddet ve hoşgörüsüzlük ile ilişkilendirmesi, üstelik bunu yaparken kullandığı üslup belgeselin baştan beri söylemeye çalıştığı şeye de ters düşüyor gibiydi. filmin başından beri dalga geçilen, gerçeklerle ilgisi olmayan saçmalıklardan oluşan dinler, sıra islam'a gelince ciddiyetle ele alınıyordu.
    ayrıca filmin sonunda müzik eşliğinde konuştuğu bölümlerde Bill Maher'in, kendi düşüncelerini empoze etmeye çalışan sahte bir peygamber hali vardı gerçekten. çok ciddiydi, ama umarım yine de bir tür parodidir bu. çünkü tam filmin sonunda "oldu mu şimdi bu" diyecek kadar rahatsız edici.

    on 13 Şubat 2009 18:40