Gomeda


Ödüllü kısa filmleriyle tanınan sürrealist yönetmen Tan Tolga Demirci'nin 2007 yapımı sözde korku-gerilim denemesi absürt filmi..

Feride Çetin, Halim Ercan, Bulut Köpük, Bahar Yanılmaz, Serkan Altunorak, Merve Boluğur gibi genç isimlerin kotarmaya çalıştığı ama başaramadığı bir film Gomeda. Yönetmenin sürrealizm, dadaizm, obskürantizm etiketlerine biat ederek saçmaladığı, oradan buradan aparılmış üstgerçekçi zırvalarla izleyicinin vaktini çaldığı, filmin, 'paralel imge arayışı' denen o betimsel pembelikle yoğrulmuş bir hamurdan olduğuna kendisini de inandırdığı berbat bir deneme Gomeda.

Film için konuşmak dahi istemiyorum aslında; derdim yönetmenle.. "Bu film düşle gerçeklik, sanrıyla hakikat arasındaki çizgiyi altüst eden ilk Türk filmi olacak." gibi bir açıklama yapıyorsunuz, bu medeni cesareti buluyorsunuz kendinizde, ama ürününüz sizin tüm o pohpohlarınızın boşluğa gittiğini "dşonk!" efektiyle yüzünüze vuruyor.. Gencecik oyuncuların künyesini kirletiyor, geleceklerini mahvediyorsunuz.. Tanımsa şöyle: Alfabetik Düşler ne kadar özelse, Gomeda da karşıt anlamda o kadar özel. Özel bir anlamsızlığı var. Sanki onlarca filmden onlarca kareyi kesip tek bir filme yapıştırmışsınız; ortada böylesi huzursuz edici, sıkıcı, bunaltıcı bir kolaj var.

Kürtajı anlatayım, sistemi yereyim, sinema dünyasını sarsayım demiş ama sandalyeden düşmüş, üzücü olmuş..

Tan Tolga Demirci'nin tüm kısa filmlerini izlemiş biri olarak söylüyorum ki ondan böyle bir rezalet beklemiyordum: Erses Apt. No:8, Prag'a Ne Dersin, Hayatımın Özeti ve özellikle Klecks gibi işlerinden sonra "uzun metraj" deneyince olmamış, becerememiş. Herkes kendi kulvarına. İzlemeyin!

11 yorum:

  1. hayalmeyal said,

    buraya "isimsiz" tarafından yazılan yorumlar yazı sahibi değil benim tarafımdan silinmektedir. bu film yorumu iyi ya da kötüdür tartışılır ama hakaret bir yorum şekli değildir. isim vererek buraya yazılan eleştiri yorumları şu ana kadar hiç silinmedi, silinmez de. ancak eleştiriyi hakaret sanan üstelik isimsiz yorumlar, ben ya da diğer blog yönetecileri tarafından silinecektir.
    üstteki yazıya ben de katılmıyorum, ama burası insanların filmlerle kurdukları kişisel ilişkileri özgürce yazabildikleri bir blog. kimsenin yazdıklarına müdahele edilmiyor.

    on 3 Ekim 2008 09:26


  2. Adsız said,

    "Gencecik oyuncuların künyesini kirletiyor, geleceklerini mahvediyorsunuz.." Metinde geçen bu yorum, büyük bir terbiyesizliktir, düpedüz yalandır. Ben filmin kamera önü çalışanlarından biriyim; ne geleceğimiz mahvedildi ve ne de künyelerimiz kirletildi. Kim olduğum önemli değil, tüm arkadaşlarım için bu düzeltmeyi yapıyorum. İnsanlara yanlış bilgi vermek 'özgür eleştiri' kapsamına girmez. Biraz sorumluluk sahibi olun. Kendinize gelin. İlk ağızdan bunun böyle olmadığını biz size söylüyoruz. Siz ne hakla olmayan bir şeyi yalan yanlış yorumlayabilme hakkını kendinizde görüyorsunuz? Ayıptır ya.

    on 4 Ekim 2008 01:14


  3. hayalmeyal said,

    kimsenin kimseye yanlış bilgi vermek gibi bir durumu yok. yukardaki yazı bir yorumdur, oyuncularla ilgili yazılan şey de tamamen kişisel bir görüştür.
    bir filmi izlediğinde izleyicinin istediğini düşünme hakkı vardır. kimse film ve izleyici arasına giremez. tam da bu nedenle ben asla kimseye bu filmi izlemeyin demem. tekrar belirtiyorum yukarıdaki yazıyı savunmuyorum, ama yazarının bu yazıyı yazma hakkını savunuyorum. herkes düşüncesini söyleyebilir, yazabilir. en azından sansürün konuşulduğu günlerde burada hala böyle.
    "ilk ağızdan biz size bunun böyle olmadığını söylüyoruz" diyorsunuz ama iki hakaret yorumunuzu sildikten sonra şimdi böyle bir yorum yapabiliyorsunuz. böyle mi söylüyorsunuz? "kendinize gelin. ayıptır ya" diyerek mi? keşke gerçekten yazan arkadaşımızı utandıracak bir açıklama yapabilseydiniz. ayrıca madem ki bu sektördesiniz yaptığınız işleri birilerinin beğenmemesine ve eleştirilere alışsanız iyi olur.

    on 4 Ekim 2008 10:23


  4. Adsız said,

    neye alışıp alışmayacağım beni ilgilendirir. ayrıca kimseyi utandırma derdinde ve çabasında değilim. o kendi yazdığı saçmalıktan utansın. siz de gerçeklikten uzak bu aptal yorumu yayınladığınız için utanın. siteniz, 'yorum' adı altında yalan bilgi üretmiştir. yaptığım hakaretleri de bütünüyle haketmiştir.

    on 5 Ekim 2008 06:52


  5. hayalmeyal said,

    keşke hakaretlerinizi de silmeseydim de filmi asıl küçültenin bu yazı değil onun bir parçası olmuş birinin onu savunma şekli olduğunu herkes görseydi.
    filmle ilgili tek bir söz söylemeyişiniz de çok ilginç. anlaşılan burda da internette daha başka platformlarda olduğu gibi gomeda ile ilgili yazılmış eleştirilere (ki ben pek olumlu bir yazı da görmedim) verilen saldırgan tepkiyi vereceksiniz.
    burada ne yayınlayacağım da beni ilgilendirir. bu nedenle bundan sonra "utanın, dangalaklar, kendinize gelin" gibi politikacı üslubuyla yaptığınız yorumlar burada yayınlanmayacak. "isimsiz" olarak burayı daha fazla anlamsız hakaret ve yorumlarınız için kullanmanıza izin vermiyorum.
    siteye sizin yüzünüzden bir açıklama eklemiştim dün ama görmediyseniz diye buraya da koyuyorum:
    "Sen kim oluyorsun da beni eleştiriyorsun" çok eski ve çirkin bir tavırdır. Ne yazık ki insanlar bu kolay tavrı kendilerini ve yaptıkları şeyi savunmak sanarak hala kullanıyorlar. Buraya yazan her yazarın izlediği filmi sevdiğini ya da sevmediğini söyleme hakkı vardır.

    on 5 Ekim 2008 09:26


  6. Wereyda said,

    Öncelikle merhaba. Bilin isterim ki "İsimsiz" birine merhaba diyor olmanın şaşkınlığını yaşıyorum. Karanlık çağlardan kalma bir yaklaşım acziyetiyle, artı, hangi seviyeyle tesmiye edileceğine ancak youtube yorumcularının karar verebileceği bir hitabetle buraya "kustuklarınız" için daha sonra konuşacağım; önce işin "kişisel" kısmını halledelim istiyorum.

    Film için "izlemeyin!" diyen de, filmi yerden yere vuran da benim. Bunun sebeplerini aslında yazıda da belirtmiştim ama sadece bakıyor olma ihtimaliniz de var: yani okumuyor, okuduğunuzu anlamıyor veyahut fena halde "duygusal" yaklaşıyor olabilirsiniz. Filmin önünde, arkasında, ortasında da olabilirsiniz, bunlarla ilgilenmiyorum. İlgilendiğim, "yazdıklarınız çok acımasızca" diyememeniz. İlgilendiğim, sizin de tıpkı bu filmin yönetmeni gibi saldırgan olmanız bu film eleştirildiğinde. Neden böylesiniz mesela? Kendisi ile röportaj yapıldığında yönetmeni de aynı reaksiyonları gösteriyor: Alışıldık "benim filmim" korumacılığı ve eleştiriye tümüyle kapalılık. Hakkında tek olumlu kelam edilemeyecek zırva bir film için halen dik durma çabaları. Sürrealizm deniyor ama ortada sadece "gulaş" var. Berbat bir film ve evet bunu yine çok fazla tartışamayacağım: If jüriliği yapmış yönetmenine bırakıyorum işin malkoçoğlu tarafını, buyursun.

    İşin "izlemeyin" kısmı, benim kişisel fikrimi burayı okuyanlarla paylaşmamdır ve burada yazan da benim. Saçma olan her şeye kıymet biçen bu pek modern tavrınızı neden yorumlarınızda, kurduğunuz cümlelerde ya da duruşunuzda gösteremiyorsunuz, merakımdır. [Aa, yoksa bu da freudiyen gönderme midir?] Rethic art'dan nasiplenmemiş şu "aptal cesareti"nizi, kritik geleneğini ve tartışma-paylaşma kültürünü yerke yeksan eden acınası Ahmet Çakar agresyonunuzu sevmedim. Hem burada, "künyeleri kirletiliyor"un bana göre'si yazılmıştır. Bu, buradaki oyuncuların veyahut film ekibinin umru olmayabilir, bilemem. Ahvallerini zaman gösterecek, göreceğiz. Yine de Araf'tan sonraki Akasya Asıltürkmen örneğini vermem lazım, ne me lazım. İşin daha da ironik bir yanı var değinmeden geçemeyeceğim: Kamera önü çalışanı olduğunuz bir filmi hep savunur musunuz? Madem benim yorumum pespayedir, ucuzdur; neden açıklamazsınız isminizi de bizi de aydınlatmazsınız? Nedir bu, ne tür bir saklambaç?.. kusurunuza bakarım, kusuruma bakamazsınız.

    Son olarak,
    çok sevdiğim bir yönetmenin, en sevmediğim filminde, bu denli çirkin bir kamera önü çalışanı görmem üzdü beni. Magmaya 5 cm kaldınız, daha da azalmayınız.

    on 5 Ekim 2008 20:59


  7. nuri said,

    filmle ilgili bir şey söylenmediği için trajik "gencecik oyuncuların künyesini kirletiyorsunuz" sabukluğunuza bir şeyler söylemek istiyorum. bakın bir filmin oyuncularını yönetmen seçerken fiziksel görüntüleri, personaları, maliyetleri, yakınlık durumları gibi nedenlerle tercih eder. oyuncularsa aldıkları teklifi çeşitli nedenlerle kabul ederler, ama hiçbir zaman o filmin asıl sorumlusu değildirler. sinema tarihindeki bütün ünlü oyunculara baktığımızda delon, belmondo, deneuve, de niro vs gibi, onların çok iyi filmlerinin yanı sıra berbat filmlerinin de olduklarını görürüz, ama bu berbat filmler onlardan bir şey götürmez, kimse de bu filmlerde oynadıkları için onları bir kenara atmaz. kısacası bir filmi izlersiniz o oyuncudan ne çıkartabileceğinizi düşünürsünüz. bir örnek vereyim daha rahat anlaşışılsın. a bout de souffle filminin başrol oyuncusu seberg i godard onun yan rol oynadığı preminger filmi bonjour tristesse filminden tanımış ve oynatmıştır. bugün bonjour tristesse yi sinefiller dışında kimse bilmez, ama diğer yandan bu filmin böyle bir güzelliği de vardır. kısacası kimse kimseyi bir filmde oynadı diye silmez, son gayret, yüzyılın yeteneğiymiş gibi akasya yı vermişsiniz, ama onun gittiği yol çok ayrı, gereksiz bir örnek olmuş.

    bunun dışında bir iki şey daha demek istiyorum, filme dair yazınızda kullandığınız küstah ton, "herkes kendi kulvarına" beni çok rahatsız etti. gomoeda filmi a ay ve kasaba dan sonra türk sinemasındaki uzun yıllardan beri yapılmış en cesur filmdir, sırf bunun hatırına daha iyi bir muameleyi hak ediyor. kaldı ki sizin filmden ne anladığınızı da merak ediyorum. çok havalı olduğunu düşündüğünüze emin olduğum birkaç afili cümleden sonra ustaca-!- bir manevrayla filmden bahsetmemiş, abuk şeylerden bahsetmişsiniz. açıkçası ben sizin bu filmden hiçbir şey anlamadığınız düşünüyorum, aynı zamanda sizin bu filmi anlayacak birikime de sahip olmadığınızı düşünüyorum. o zaman ne oluyor, iki paragraf olmasın, üç paragraf olsun diye bir paragraf saçmalanılıyor ve yazı "hiçbir şey anlamadım o yüzden rezalet" eksenindeki kenter eleştirmenliğinin bir gıdım ilersine gidemeden noktalanıyor.
    kolay gelsin, eyvallah.

    on 8 Temmuz 2009 12:38


  8. Wereyda said,

    sevgili nuri,

    bana gomeda'yı tan tolga demirci'nin savunmasını istiyorum, hem de böyle tam karşıma geçerek. bak abicim bunu yaptık, sinefillerin bilebileceği oyuncular yarattık ahaha! arkadaşım şaka mısın ciddi misin, hangi hâlin daha komik?

    bir anlık sinirle oyunculara dalmışım, hata bende aslında. direktoman sen ve senin gibi hırbo ttd hayranlarına dalacaktım ki hedefi bulaydı o sözler, o sözler direktoman kafanıza ineydi de daha samimi, daha gerçekçi duraydı. ha dur, şu anda da gerildim ve şölen başlasın kuzucik:

    ister filme, ister yönetmene, ister oyunculara ben, "sevmedim" derim. gomeda'yı SEV-ME-DİM arkadaşım, eğer metazori ile becereksen gel sevdir, yok derdin imaj kaygısı, şu ya da buysa, ona da bodoslama dalayım.

    küstahım. filmin yönetmeni kalkıp "küstahça" beyanlarda bulunuyorsa, bir izleyici olarak küstahım. bu film için harcanan her film bandına yazık olduğu gibi, işkembe-i kübradan gelişigüzel salınan tüm o "kasaba ve a ay sonrası en cesur" hırboluklarına da yazık. "açıkçası ben sizin bu filmden hiçbir şey anlamadığınız düşünüyorum, aynı zamanda sizin bu filmi anlayacak birikime de sahip olmadığınızı düşünüyorum" derken, düşünebildiğini mi yoksa savunabildiğini mi açık ediyorsun emin değilim fakat ikisine de ikna olmam zor görünüyor. gomeda ne yapmış? gomeda türk sinemasında neyi değiştirmiş? gomeda'yı kaç kişi izlemiş de bir halt anlamış? kaç kişi altına işemiş "korku" filminde "güler"ken? kaç kişi gomeda'yı biliyor, hatırlıyor ve savunuyor ey fransız sineması hayranı nuri?

    nuri git. kolay gelsin ya da eyvallah da deme.hadi fenilketonuri.

    on 2 Ekim 2009 07:33


  9. Adsız said,

    bu filim okadar şahane,o kadar muhteşem bir filimki söyleyecek söz bulamıyorum

    on 22 Temmuz 2010 10:55


  10. Adsız said,

    bu filim okadar şahane,o kadar muhteşem bir filimki söyleyecek söz bulamıyorum

    on 22 Temmuz 2010 10:55


  11. Adsız said,
    Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    on 30 Aralık 2010 13:52