Michou d’Auber


Thomas Gilou’nun Cezayir meselesine bakan 2007 tarihli filmi. Messaoud ve Abdel babaları tarafından ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle bir bakım evine verilirler. Ülkeleri bağımsızlığını kazanınca baba gelip onları alacağını söyler. Kardeşler burada birbirlerinden ayrılır, koruyucu ailelere verilirler. Messaoud kendisini önce Arap olduğu için istemeyen ancak reddederse başka çocuk alamayacağı nedeniyle onu almak zorunda kalan Gisèle ile gider, Abdel ise bir çiftçiye verilir. Buradan sonra daha çok Messaoud’un hayatını/dönüşümünü izleriz. Eski asker olan kocasının Arap olduğunu anlamaması için Gisèle çocukta bazı değişiklikler yapar. Saçlarını sarıya boyar, adını Michou olarak değiştirir, ona bir geçmiş uydurur, onu kocası Georges’un karşısına böyle çıkarır. Georges “bunun tipi bir garip kazıklanmışsın sen” dese de çocuğu kısa zamanda benimser ve çok iyi anlaşırlar.

Abdel ise bir çiftlikte sürekli çalışmak zorunda kalan ve aşağılanan bir çocuktur. Aklında sadece kardeşini de alıp gitme fikri vardır. Bunun için geceleri kardeşiyle buluşup gereken düzenlemeleri yapmaya çalışır. Kardeşi içinde sürekli bir sevgi büyütürken o Fransızlara karşı nefret büyütür, birbirlerinden gittikçe uzaklaşırlar.

Messaoud hızla -bizim Cezayir sokağımızın Fransız sokağına dönüşmesi gibi- Michou’ya dönüşür, artık aklına ne babası ne de kardeşi gelir, cebinde sakladığı tılsımlı kitabı ve çevresinde gördüğü Araplara karşı nefret ona kimliğini hatırlatsa da o küçük bir Fransızdır artık. Georges ile birbirlerini çok severler, kaba, gürültücü ve Arap düşmanı Georges da Michou’ya duyduğu sevgi sayesinde değişir. Gérard Depardieu gerçekten çok başarılı rolde ancak sanki geçirdiği değişim biraz ani oluyor, onun gibi yüzeysel görünen bir adam nasıl oluyor da birdenbire değişip Arap dostu, barışcıl biri oluyor anlamak biraz güç.

Filmin sakin bir havası var. Böyle bir konu için bu biraz anlaşılması güç açıkçası. Elbette bu yönetmenin tercihi, ancak Arap düşmanlıklarının yollara döküldüğü yerlerde bile film çok sert olamıyor, filmin en sert sahnesi Georges’un içip Fransa’ya fahişe dediği konuşma. Filmin sonunda Cezayir özgürlüğüne kavuşuyor, Baba, Abdel ile birlikte Michou’yu almaya geliyor, çocuk önce gitmek istemiyor ve ailesinin onlar olduğunu iddia ediyor, ancak Georges’un konuşup ikna etmesinden sonra gidiyor. Michou arkasında değişmiş bir Georges ve düzelmiş bir ilişki bırakıyor.

Film hakkında karar vermek biraz zor, ele aldığı konunun ağırlığına göre biraz hafif bir film, ancak tabi ki her yönetmen Haneke değil, bu film de Cache olmaktan çok La Vita e Bella (Life Is Beautiful).

0 yorum: