Control

Ian Curtis karmakarışık bir genç adam, şarkı sözleri yazıyor, arkadaşının sevgilisi Deborah’ya aşık oluyor, iş bulma kurumunda çalışıyor.. Joy Division’ı kuruyor, Deborah ile evleniyor, iç dünyasındaki karmaşa dışa taşınıyor, Joy Division iyi gidiyor, Ian her gün işe gidiyor.. Bir gün işte bir kız önünde nöbet geçiriyor, Ian büyüleniyor, o kadar çok etkileniyor ki daha sonra bu anı düşünüp “She’s Lost Control”u, o muhteşem şarkıyı yazıyor.. Ama çok geçmeden Ian da epilepsi olduğunu öğreniyor, her şey zaten kontrolden çıkmaktayken bir de ne zaman geleceği belli olmayan nöbet korkusu ekleniyor bunlara, belki bu yüzden her zamankinden fazla kontrolüne almak istiyor her şeyi, ama artık olmuyor, ilaçların yan etkileri yüzünden iş yerinde uyumaya, daha çabuk yorulmaya başlıyor, bu nedenle işi bırakıyor, hem ilaçlar fiziksel nöbetleri etkilese bile duygusal nöbetleri etkilemiyor, daha fazla içine kapanıyor, ama bir kızı oluyor Ian’ın, eş bile olmayı beceremezsek bir de baba olması gerekiyor artık, sonra Annik çıkıyor karşısına, Ian’ın istediği tek şey onun yanında oturmak sessizce, bu Deborah ile ya da kızıyla ilgili olmasın istiyor, iyi hissediyor onun yanında ve bu onun olsun istiyor.. Ama olmuyor, her şey iyice kayıyor elinin altından, “seni sevmiyorum” diyor Deborah’ya ve dünyanın en güzel şarkılarından biri çıkıyor ortaya “love will tear us apart”… Ne kadar giderse gitsin, Deborah’ya dönüyor hep, ama Annik de kaybolmuyor bir yere, çünkü başka bir şey o… Ama parçalanıyor her şey, iki dünya bir araya gelmiyor bir türlü içinde, iyi bir baba olmak istiyor, ama iyi bir baba olmayı yaptığı hiçbir şeyle birleştiremiyor, bu nedenle sürekli kaçıyor ailesinden, oysa sahnede bile düzgün görünüyor o, kumaş pantolon ve gömlek giyiyor, ama o iki dünya bir araya gelmiyor işte bir türlü, hayatının kontrolünü sağlayamıyor, huzur denilen şey onu bulmuyor, sahnede nöbet geçiriyor, artık kaldıramıyor, Deborah’ya “git beni rahat bırak döndüğünde burada olmayacağım” dedikten sonra nöbet geçiriyor, kalkıp yüzünü yıkıyor, ağrıyan başını tutarak ölüme gidiyor.. 23 yaşındayken, Joy Division Amerika turnesine çıkmak üzereyken,..

Karakterin ne kadar doğru yansıtıldığı tartışılır böyle filmlerde hep, ancak ben filmdeki, hayatının kontrolünü sağlamak isterken acı çeken, nöbet geçirir gibi şarkı söyleyen, neredeyse hiç gülümsemeyen, her şeyin anlamsızlığını görüp şaşıran, mutlu olamayan ve çok genç ölüme giden Ian Curtis’i o kadar iyi anladım ki, karmakarışık bir ruh halini elle tutulur hale getiren yönetmeni ve oyuncu Sam Riley’i tebrik ederim..

Hiç gülümsemiyor Ian Curtis, sahnedeyken de buz gibi hep, acı çeken bir insanın soğukluğuymuş ama bu, bir yeri kanayan insanın buz kesmesi gibiymiş filmden sonra anladım..

En sevdiğim şarkılarından biri olan ve bu filme çok yakışan She’s Lost Control’u burada hatırlamak gerekiyor bir kez daha ve tekrar tekrar dinlemek..

Confusion in her eyes that says it all.
She's lost control.
And she's clinging to the nearest passer by,
She's lost control.
And she gave away the secrets of her past,
And said I've lost control again,
And a voice that told her when and where to act,
She said I've lost control again.

And she turned around and took me by the hand and said,
I've lost control again.
And how I'll never know just why or understand,
She said I've lost control again.
And she screamed out kicking on her side and said,
I've lost control again.
And seized up on the floor, I thought she'd die.
She said I've lost control.
She's lost control again.
She's lost control.
She's lost control again.
She's lost control.

Well I had to 'phone her friend to state my case,
And say she's lost control again.
And she showed up all the errors and mistakes,
And said I've lost control again.
But she expressed herself in many different ways,
Until she lost control again.
And walked upon the edge of no escape,
And laughed I've lost control.
She's lost control again.
She's lost control.
She's lost control again.
She's lost control.

2 yorum:

  1. _kentaur_ said,

    joy division hayranı pek olmamakla beraber bu filmden sonra fellik fellik album arama derdinin eşiğinde buldum kendimi. benim gibi birini bile boyle bir halet-i ruhiye sokuyorsa, kesinlikle iyi bir film demektir. teşekkürler hayalMeyal bu filmi yazdığın için...

    on 27 Ekim 2007 19:52


  2. Brandon said,

    bu film beni mahvetti ya. sinemada izlenmesi gereken bir film her şeyden önce. bütün o kontrast, monokromi, ki grotesk bi havası var bana kalırsa, bilgisayar/tv ekranından içselleştirilebilecek, yenilip yutulacak şey değil. anton corbijn'in maharetlerini kliplerinden ve fotoğraflarından biliyordum, depeche mode'la sunduğu o kışkırtıcılığı bekliyordum, ama bu kadarını tahmin edememiştim doğrusu. ben bu filmden önce joy division'un 3-5 parçasını biliyordum sadece, ian curtis'e değil corbijn naapmış sorusuna gittim açıkçası. ama yani. salondan çıktığımda tüm şarkılar beynime mıhlanmıştı adeta. böyle bir etkileyicilik yok. ama bu özdeşleşme üzerinden yaratılan bi etkileyicilik de değil, bilakis öyle bir mesafe koyuyo, uzaktan öyle bi vuruyo (ama kaçmıyo) ki. o nöbetler, o performanslar, çelişkinin eli kolu bağlaması, intihar. of yani. günlerce kendime gelemedim ki zaten. bakınız hala yazamıyorum hiçbir şey. ay susayım ben en iyisi. daha çok corbijn için ikinci durağınız barrel of a gun klibi olsun depeche mode'dan.

    on 16 Kasım 2007 02:18