The Bourne Identity
Robert Ludlum romanından uyarlama, 2002 tarihli Doug Liman filmi..
Gizli servisin en gizli projelerinden birisi olan Treadstone için özel olarak yetiştirilmiş ve devletin, devlet kimliğiyle yapamayacağı türden işleri yerine getiren bir ajan olan Jason Bourne, adeta kusursuz bir silahtır.. Servis, kendi yarattığı bu olağanüstü silahın kontrolünü ele geçirmekte zorlanır ve ortaya çıkanları izler seviniriz..
Denizin ortasında balıkçılar sırtından iki kurşun yemiş bir insan bulurlar, tekneye aldıkları bu cesedin aslında ceset olmadığını anlamaları birkaç dakikalarını alır.. Ölmeyen ancak hafızasını kaybeden ve sonradan gizli servis ajanı olduğunu öğrendiğimiz Jason Bourne, birkaç hafta teknede kalır ve sağlığını geri kazanır. Bu sırada derisinin altında buldukları lazer işaretleyicisinden İsviçre^deki bir bankaya ait hesap numaralarını keşfeder.. Balıkçı teknesinden indikten sonra ilk işi kim olduğunu bulmaktır ve bunun için İsviçre^ye doğru yola çıkar.. Bankaya vardığında kendisine ait içinde para, birçok pasaport ve kimliğin yanında bir de silah bulunan kasasını açar ve olaylar başlar.. Gizli servis^in bankayı izleyen temsilcisi haberi gönderir ve TreadStone projesinin başarısız olan son görevinden sonra kapatılması için Bourne^un ölmesi gerekmektedir.. Son görevinde öldürmesi gereken Wambosi^yi öldürmeyen ve hafızasını yitiren Bourne, gerçek kimliğini arama yolunda Gizli Servis ve tüm emniyet güçlerinden de uzak durmalıdır.. Sürekli bir ilerleme halinde olayın içinde dolaşan kovalamaca ve bir dakika bile nefes aldırmayan temponun arasında Marie ile yolları kesişen ve araya bir aşk hikayesi de sıkıştıran kutsal ajan Bourne, olayı tam olarak anlayamasa da film sonunda daha büyük detaylar için döneceğini müjdeler..
Gerçekten aksiyon filmlerine konsantre olmakta zorlanırım ve genelde vaat ettiklerinin aksine fena halde sıkılırım.. James Bond klişelerinin ya da Bruce Willis^in ölmeyişlerinin hastası bir insan değilim, ama bu filmle başlayan Bourne serisi kaliteli ve bağlayıcı aksiyon türünün en önemli örneklerinden birisi.. İçinde gizli servis^in bolca geçmesinden ve süper kahraman gibi yetiştirilmiş ajandan ötürü basit ve sıradan gibi görünebilir, hatta Matt Damon^dan dolayı uzak durmanızı da sağlayabilir.. Ama ne olmuşsa olmuş, bu filmlerde her şey çok düzgün olmuş ve Bourne rolü için Matt Damon^dan başkası olmaz diyebileceğimiz kadar iyi olmuş.. İlk filmi şereflendiren Clive Owen da cabası.. Vaktiniz varsa izleyin diyeceklerimden değil, vakit yaratın diye önereceklerimden..
Gizli servisin en gizli projelerinden birisi olan Treadstone için özel olarak yetiştirilmiş ve devletin, devlet kimliğiyle yapamayacağı türden işleri yerine getiren bir ajan olan Jason Bourne, adeta kusursuz bir silahtır.. Servis, kendi yarattığı bu olağanüstü silahın kontrolünü ele geçirmekte zorlanır ve ortaya çıkanları izler seviniriz..
Denizin ortasında balıkçılar sırtından iki kurşun yemiş bir insan bulurlar, tekneye aldıkları bu cesedin aslında ceset olmadığını anlamaları birkaç dakikalarını alır.. Ölmeyen ancak hafızasını kaybeden ve sonradan gizli servis ajanı olduğunu öğrendiğimiz Jason Bourne, birkaç hafta teknede kalır ve sağlığını geri kazanır. Bu sırada derisinin altında buldukları lazer işaretleyicisinden İsviçre^deki bir bankaya ait hesap numaralarını keşfeder.. Balıkçı teknesinden indikten sonra ilk işi kim olduğunu bulmaktır ve bunun için İsviçre^ye doğru yola çıkar.. Bankaya vardığında kendisine ait içinde para, birçok pasaport ve kimliğin yanında bir de silah bulunan kasasını açar ve olaylar başlar.. Gizli servis^in bankayı izleyen temsilcisi haberi gönderir ve TreadStone projesinin başarısız olan son görevinden sonra kapatılması için Bourne^un ölmesi gerekmektedir.. Son görevinde öldürmesi gereken Wambosi^yi öldürmeyen ve hafızasını yitiren Bourne, gerçek kimliğini arama yolunda Gizli Servis ve tüm emniyet güçlerinden de uzak durmalıdır.. Sürekli bir ilerleme halinde olayın içinde dolaşan kovalamaca ve bir dakika bile nefes aldırmayan temponun arasında Marie ile yolları kesişen ve araya bir aşk hikayesi de sıkıştıran kutsal ajan Bourne, olayı tam olarak anlayamasa da film sonunda daha büyük detaylar için döneceğini müjdeler..
Gerçekten aksiyon filmlerine konsantre olmakta zorlanırım ve genelde vaat ettiklerinin aksine fena halde sıkılırım.. James Bond klişelerinin ya da Bruce Willis^in ölmeyişlerinin hastası bir insan değilim, ama bu filmle başlayan Bourne serisi kaliteli ve bağlayıcı aksiyon türünün en önemli örneklerinden birisi.. İçinde gizli servis^in bolca geçmesinden ve süper kahraman gibi yetiştirilmiş ajandan ötürü basit ve sıradan gibi görünebilir, hatta Matt Damon^dan dolayı uzak durmanızı da sağlayabilir.. Ama ne olmuşsa olmuş, bu filmlerde her şey çok düzgün olmuş ve Bourne rolü için Matt Damon^dan başkası olmaz diyebileceğimiz kadar iyi olmuş.. İlk filmi şereflendiren Clive Owen da cabası.. Vaktiniz varsa izleyin diyeceklerimden değil, vakit yaratın diye önereceklerimden..
1 yorum:
-
Supremacy ile birlikte seyredince bu ikisinin arasinda kotu ayagi olusturuyor. buna greengrass yonetimimi joan allen ve brian cox etkisi mi dersiniz bilmiyorum. ama her iyi bir ucleme bir sekilde baslar (:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)