The Return (Vozvrashcheniye )




Bu film de neymiş böyle diyerek kiraladığım fakat izlememin üstünden yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen hala hakkında oturup düşündüğüm bir film The Return.Babaları kendilerini uzun zaman önce terk etmiş iki kardeşin dünyası...Ne olduğunu anlayamadan babayla çıkılan bir yolculuk ve sonrasında gelişen olaylar..




Babanın dönüşünü kabul etmek mi etmemek mi acaba önemli olan? Ne olursa olsun diyip çıkılan yolculuğun keyfine varmak mı?Küçük kardeş için herşey oldukça iyi; baba dönmüş, beraber vakit geçirmekteler ve herşey araba penceresinden çıkarılmış çöp poşetinin ruzgarda dalgalanması kadar hoş..Ama büyük kardeş için herşey daha zor; ne de olsa terketmiş bir baba figürü var ortada, üstelik dediğim dedik, otoriter bir baba. Ama sonra kardeşler rolleri değiştirmekte; bu sefer kızgın olan ve kabullenemeyen küçük çocuk ve babsıyla geçirdiği vaktin keyfini çıkaran küçük kardeş.



Çıkılan gizemli yolculuk, gidilen garip bir ada, sonrasında gelişen olaylar ki anlatmaya dilim varmıyor açıkçası; buradan okumakla anlaşılmayacak şeyler onlar. Film o kadar düzgün ki, o kadar gerçekçi ki sanki ben çıkmışım babamla yolculuğa, ben yaşamışım sanki şimdi bile hatırladığımda tüylerimi diken diken eden o ani şok sahnesini, babanın bakışını ; kanım donmakta. Herhangi bir Hollywood sahnesi olsa izlediğimiz, ardından bizi ünlü bir bestecini eseri güzel bir dram müziği sarmalar; ama hangimizin gerçek hayatta böylesine bir olayla karşılaştığında kafamızda müzik çalmaya başlar ki? Bu filmin özelliği de bu bence, herhangi başka bir filme benzemeyişi ve bizi etkilemesinin nedeni de bu....


Herhangi yanlış birşey dediysem affola; çünkü bu filmi anlatmak çok zor ama kendisini herkesle paylaşma güdüsü beni bu yazıyı yazmaya itti. Bir kere izleyin bu filmi, daha sonra ne demek istediğimi anlayacaksınız, bakmadım ama belki de imdb'nin en iyi filimler listesinde yoktur; belki de o listede olanların bir kısmı ünlü oyuncularıyla, güzel müzikleriyle ya da efektleriyle ön plana çıkmıştır ama The Return kesinlikle öyle bir film değil....


p.s.: Yönetmen Andrei Zvyagintsev'in yeni filmi The Banishment ( sürgün) bu sene Filmekimi'nde gösterilecek, gitmemezlik etmeyin...

1 yorum:

  1. Adsız said,

    Filmi az önce izledim.Ve hemen google da filmle ilgili bişeyler aramaya başladım.Ben filmi tesadüf eseri değil bilerek indirdim.Festivallerde aldığı ödülleri heryerde okuyodum ve nihayet izledim.Gerçekten de denldiği gibi bu yönetmen Tarkovsky nin veliahtı dedikleri kadar varmış.O sahneler,o ışık,kameranın yerleştrildiği yerler,az diyalog bol görüntü.Filmin başındaki kovalama sahnesindeki kamera kullanımını gördükten sonra ne ile karşı karşıya kaldığımı anlamıştım,ayrıca en son sahne de çok etkileyici aslında her sahne her plan ve her sekans etkileyici.Söylenecek çok şey var aslında ama gerek yok gerçek sinema bu sadece izleyin.Bu arada bu filmi sevdiysen buna benzer bir Rus filmi daha izlemiştim Road to Koktobel adında.Bir baba ile çocuğun yolculuğu tavsiye ederim.O da çok etkileyici bir filmdi.Saygılar

    on 9 Aralık 2008 02:19